Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını
düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler
dururlarmış.
Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve
sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un
kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un varolduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar
toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar
vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan
Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak
gerekirmiş.
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.
Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri
yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinde uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beşini geçtikten sonra altıncı vadi “şaşkınlık”
ve sonuncu vadi “yok oluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş…
Kaf Dağı’na vardıklarında geriye sadece otuz kuş kalmış.
Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
“Simurg Anka”, “Otuz Kuş”demekmiş.
Onlar bir bütün olarak Simurg’muş. Her biri ayrı ayrı
Simurg’muş. Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu
yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimizden doğabilmek için
kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça,
bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır…
Sevgi ve selamlar,
Barış Müstecaplıoğlu
Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği
www.fabisad.com
***
Kadın;
Tanrının özenle yarattığı varlık olarak
hayatı yaşarken
Bana göre hep
mutluluğun türküsünü söylemelidir.
Acı öyküleri yaşamak, oynamak insana aktarmak bir tutku gibi
sürüp
Gidiyor, sorunları çözümlemek düşüncelerde yazılıp çizilen
gerçeklerin
Varlığını inkar edercesine, biz kadınların üzerine üşüşüp
duruyor.
ADIM KADIN’INÖYKÜSÜ
1959 Yılında Malatya Hekimhan köylü köyünde doğmam ve doğu
kültürü alarak,11 Yaşına
Kadar köyde büyümem yaşanan olayları sorgulamama sebep oldu.
Aklım ermeye başladığından beri bazı gelenek ve töreye dayalı olayları
büyüklerimle tartıştım. Herkes aynı cümleyi kullandı” düzeltmezseniz bunlar gelenektir” derlerdi. Düzeni değiştirmenin
bir gün yolu bulunacaktır cümlesini hep kullanmışımdır. Şimdi düzeni değiştirmeye gücümüz yeter mi bilemem ama bu konuyu
tiyatro oyununda İşlememizin çok şey ifade edeceğinden eminim.
Düşüncelerimi gerçekleştirmek için kendimi sosyal işlere
adamaya karar verdim.
“Nasıl faydalı biri olabilirim” diye düşünerek 2004 yılında Ankara Girişimci Kadınlar
Derneğini kurma
fikrimi 6 arkadaşıma açtım. Kuruluşumuzu gerçekleştirdik.
Dernek çalışmalarımızın yanı sıra girişimciliğimizi sanatla
işlemek,
Projede bulunan herkes için manevi değeri ölçülmez bir
mutluluk kaynağı oldu.
Proje konusunda 27 haziran 2007 yılında çalışmasını
izlediğim,değerli tiyatro sanatçısı
Neşet ERDEM beye o
gün şu ismi koydum”yüreğiy le oynayan insan ”Hocaya düşüncemi
Açtım.”Hocam kadın ve aile sorunlarını ele almak istiyorum”
dediğimde bu sorunları
Sanatın önemli bir dalı olan tiyatroda işleyerek,mesaj
vermiş olabileceğimizi dile
Getirdim, Sosyal Sorumluluk Projelerine son derece duyarlı
olan Neşet Hoca ” her şekil de yanınız dayım, sözünü vermiş oldu ”ve aynı düşünceyle her ikimizde
Oyunu kaleme alıp, yola çıkarken,
Bu projeye neden gerek duyduğumu sorguladı. Örnek verin bana
dediğinde; ben
Yaşadığım sıkıntıları
ve bu sorunların bir çok kadının sorunu olduğunu, bunları
İşlediğimizde mutlaka bir sonuç alacağımızı düşündüğümü
söyledim ve ilk oyunumuza
Uz. Psikolog emine Göktepe Oskargil’i de aramıza alarak, “ADIM KADIN” adlı
Oyunumuzu Devlet Tiyatrosu Küçük Tiyatroda sahneleyerek 3
Martta seyirciyle buluşturduk.
ŞİİRDE TİYATRO
İnsanı, insana, insanca anlatmak
adına,
Düşündük düşledik, hayallerimizle,
Yazdık yakıştırdık bir oyun
kurduk,
İnsanla olan bağımız da huzuru
mutluluğu birlikte bulduk,
Paylaşırken duyguları Peynirli
ekmekli tatlı sofralar kurduk,
Yaradan’ın izniyle,
İnsan’ı kamil ile,
İnsana saygıyı kaybetmeden,
Üzüldük yorulduk, güzellikleri
iyilerde bulduk,
İyimser olana yürek dolusu
sevgiler versin,
Olmayana da versin ki iyi yoldan
ayırmasın,
İnsaf etsin bin kez yol
şaşırmasın,
İsteyene helal versin ki hiç
bozulmasın,
Hep birlikte dua edelim,
Yaradan büyüktür diyelim,
İnsanı insana hediye edene,
Gönlümüz bağlı diyelim,
Oyun bizden yardım Allahtan,
Alkış istiyoruz tüm insanlardan,
Vermeyip alanlardan
uzaklaştırana,
Şükrederim doya doya,
İnsanı anlatıyoruz tüm insanlığa,
Tanık olan anlayacaktır takdir
Allahtan,
İnsaflı insan olanlara
kadıncasına,
Yüreğimin sesiyle sesleniyorum.
İnsanı insanca anlatmak adına.
İnsaf KILIÇ
TİYATRO ÖN OYUN
Sığınma evi tanıklığımda, yaşadıklarım,
Sığınma evine düşen kadınlara, kadın kuruluşları el atıp
ilgilenmek istiyor, içinden birisi içimi acıtırcasına, benimi arıyordunuz
diyerek, çare arayışını, acı acı yansıttı.
Kadınların kimisi vakur duruşlu,
Kimi ben de varım hayat hikayemle diyordu.
Kimisi isyankar, çaresiz, perişan ,
Kimisi parçalamış, duygularını yaşamına takmış
takıştırmış,
Kimisi sorunlardan kucağındaki bebeğiyle kaçırıyor,
Kimisi tutunmak istiyor eteklerimize,
Kırık kalpli parçalarından yeniden
Doğacak beklentiyle,
Yüreği yanan imdat istiyor.
Kimisi yaşarken ölü gibi,
Sokağa atılmışlar, kapılar kapanmış yüzlerine,
Duyğuları bile ihanete uğramış,
Şiddet görenler evsizler, sahipsizler,
Bizlerle bütünleniyorsunuz, Elerinizi tutabiliriz,
Kadınız mecburiyetimiz var,
Yüreğinizi ısıtanlar içerisinde yer almalıyız,
İnsanlık dersimizde sizin yeriniz,
Bizim görevimiz var,
Korkmayın geceden sonra gündüz hep vardı,
Yine olacak güneş yine doğacak,
Vicdanımızın içinde,
Sizi iyileştirmek size el uzatmak da var,
İnsaf KILIÇ, 02.08.2012
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını
düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler
dururlarmış.
Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve
sonunda umudu kesmişler.
Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un
kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un varolduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar
toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar
vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan
Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak
gerekirmiş.
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar.
Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri
yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinde uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beşini geçtikten sonra altıncı vadi “şaşkınlık”
ve sonuncu vadi “yok oluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş…
Kaf Dağı’na vardıklarında geriye sadece otuz kuş kalmış.
Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
“Simurg Anka”, “Otuz Kuş”demekmiş.
Onlar bir bütün olarak Simurg’muş. Her biri ayrı ayrı
Simurg’muş. Simurg Anka’yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yok oluşu
yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimizden doğabilmek için
kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça,
bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır…
Sevgi ve selamlar,
Barış Müstecaplıoğlu
Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği
www.fabisad.com
***
Kadın;
Tanrının özenle yarattığı varlık olarak hayatı yaşarken
***
Kadın;
Tanrının özenle yarattığı varlık olarak hayatı yaşarken
Bana göre hep
mutluluğun türküsünü söylemelidir.
Acı öyküleri yaşamak, oynamak insana aktarmak bir tutku gibi
sürüp
Gidiyor, sorunları çözümlemek düşüncelerde yazılıp çizilen
gerçeklerin
Varlığını inkar edercesine, biz kadınların üzerine üşüşüp
duruyor.
ADIM KADIN’INÖYKÜSÜ
1959 Yılında Malatya Hekimhan köylü köyünde doğmam ve doğu
kültürü alarak,11 Yaşına
Kadar köyde büyümem yaşanan olayları sorgulamama sebep oldu.
Aklım ermeye başladığından beri bazı gelenek ve töreye dayalı olayları
büyüklerimle tartıştım. Herkes aynı cümleyi kullandı” düzeltmezseniz bunlar gelenektir” derlerdi. Düzeni değiştirmenin
bir gün yolu bulunacaktır cümlesini hep kullanmışımdır. Şimdi düzeni değiştirmeye gücümüz yeter mi bilemem ama bu konuyu
tiyatro oyununda İşlememizin çok şey ifade edeceğinden eminim.
Düşüncelerimi gerçekleştirmek için kendimi sosyal işlere
adamaya karar verdim.
“Nasıl faydalı biri olabilirim” diye düşünerek 2004 yılında Ankara Girişimci Kadınlar
Derneğini kurma
fikrimi 6 arkadaşıma açtım. Kuruluşumuzu gerçekleştirdik.
Dernek çalışmalarımızın yanı sıra girişimciliğimizi sanatla
işlemek,
Projede bulunan herkes için manevi değeri ölçülmez bir
mutluluk kaynağı oldu.
Proje konusunda 27 haziran 2007 yılında çalışmasını
izlediğim,değerli tiyatro sanatçısı
Neşet ERDEM beye o
gün şu ismi koydum”yüreğiy le oynayan insan ”Hocaya düşüncemi
Açtım.”Hocam kadın ve aile sorunlarını ele almak istiyorum”
dediğimde bu sorunları
Sanatın önemli bir dalı olan tiyatroda işleyerek,mesaj
vermiş olabileceğimizi dile
Getirdim, Sosyal Sorumluluk Projelerine son derece duyarlı
olan Neşet Hoca ” her şekil de yanınız dayım, sözünü vermiş oldu ”ve aynı düşünceyle her ikimizde
Oyunu kaleme alıp, yola çıkarken,
Bu projeye neden gerek duyduğumu sorguladı. Örnek verin bana
dediğinde; ben
Yaşadığım sıkıntıları
ve bu sorunların bir çok kadının sorunu olduğunu, bunları
İşlediğimizde mutlaka bir sonuç alacağımızı düşündüğümü
söyledim ve ilk oyunumuza
Uz. Psikolog emine Göktepe Oskargil’i de aramıza alarak, “ADIM KADIN” adlı
Oyunumuzu Devlet Tiyatrosu Küçük Tiyatroda sahneleyerek 3
Martta seyirciyle buluşturduk.
ŞİİRDE TİYATRO
İnsanı, insana, insanca anlatmak
adına,
Düşündük düşledik, hayallerimizle,
Yazdık yakıştırdık bir oyun
kurduk,
İnsanla olan bağımız da huzuru
mutluluğu birlikte bulduk,
Paylaşırken duyguları Peynirli
ekmekli tatlı sofralar kurduk,
Yaradan’ın izniyle,
İnsan’ı kamil ile,
İnsana saygıyı kaybetmeden,
Üzüldük yorulduk, güzellikleri
iyilerde bulduk,
İyimser olana yürek dolusu
sevgiler versin,
Olmayana da versin ki iyi yoldan
ayırmasın,
İnsaf etsin bin kez yol
şaşırmasın,
İsteyene helal versin ki hiç
bozulmasın,
Hep birlikte dua edelim,
Yaradan büyüktür diyelim,
İnsanı insana hediye edene,
Gönlümüz bağlı diyelim,
Oyun bizden yardım Allahtan,
Alkış istiyoruz tüm insanlardan,
Vermeyip alanlardan
uzaklaştırana,
Şükrederim doya doya,
İnsanı anlatıyoruz tüm insanlığa,
Tanık olan anlayacaktır takdir
Allahtan,
İnsaflı insan olanlara
kadıncasına,
Yüreğimin sesiyle sesleniyorum.
İnsanı insanca anlatmak adına.
İnsaf KILIÇ
TİYATRO ÖN OYUN
Sığınma evi tanıklığımda, yaşadıklarım,
Sığınma evine düşen kadınlara, kadın kuruluşları el atıp
ilgilenmek istiyor, içinden birisi içimi acıtırcasına, benimi arıyordunuz
diyerek, çare arayışını, acı acı yansıttı.
Kadınların kimisi vakur duruşlu,
Kimi ben de varım hayat hikayemle diyordu.
Kimisi isyankar, çaresiz, perişan ,
Kimisi parçalamış, duygularını yaşamına takmış
takıştırmış,
Kimisi sorunlardan kucağındaki bebeğiyle kaçırıyor,
Kimisi tutunmak istiyor eteklerimize,
Kırık kalpli parçalarından yeniden
Doğacak beklentiyle,
Yüreği yanan imdat istiyor.
Kimisi yaşarken ölü gibi,
Sokağa atılmışlar, kapılar kapanmış yüzlerine,
Duyğuları bile ihanete uğramış,
Şiddet görenler evsizler, sahipsizler,
Bizlerle bütünleniyorsunuz, Elerinizi tutabiliriz,
Kadınız mecburiyetimiz var,
Yüreğinizi ısıtanlar içerisinde yer almalıyız,
İnsanlık dersimizde sizin yeriniz,
Bizim görevimiz var,
Korkmayın geceden sonra gündüz hep vardı,
Yine olacak güneş yine doğacak,
Vicdanımızın içinde,
Sizi iyileştirmek size el uzatmak da var,
İnsaf KILIÇ, 02.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder